22 Haziran 2015 Pazartesi

MÜZE GEZİ RAPORU


Gezi Tarihi: 10.06.2015

Gezi süresi: 45 dakika

Gezi yapılan yerin adı ve konumu: Kars Müze Müdürlüğü


Gezi süresince gözlemlenen duvarlardaki, vitrinler camekanlardaki materyallerin listesi:

Arkeoloji salonundaki vitrinlerde; taş el baltaları, dinazor kemiği, eski tunç çağı eserler, sikkeler, zahire küpleri, taş eserler bulunmaktadır.

Etnografya salonundaki vitrinlerde; yöresel yün dokuma aletleri, Osmanlı kaftanları, gümüş kemerler, El yazma eserler, Mühürler, Bakır mutfak kapları, Semaver ve şamdanlar, altın ve gümüş işlemeli hançer, toplu tabancalar bulunmaktadır.

Gezi süresince  gözlemlenen vitrinler ve camekanlardaki materyallerin ziyaretçiler yada  sorumlular tarafından  nasıl kullanılacağı hakkında bilgi:

      Müzelerde sergilenen eşine az rastlanır nitelikteki eserlerin yangın, hırsızlık, ısı, ışık ve toz gibi koşullardan zarar görmemesi için müze yönetimleri tarafından önlem alınması gerekir.

   Müzelerdeki tarihi eserlerin korunması için müzeye gelen ziyaretçilerin uymak zorunda olduğu kurallar vardır:

    -   Eserlere zarar vermemek ve hiçbir şekilde dokunmamak

    -  Yaydığı zararlı ışınlarla tarihi eserlere zarar verebileceğinden dolayı fotoğraf çekerken flaş kullanmamak

    -Müze içerisinde  başkalarını rahatsız edecek şekilde  yüksek sesle  konuşmamak.

    -Sergi salonunda  herhangi bir şey yiyip içmemek.


Gezi süresince kimlerle ne görüşüldü? :                                                                            

 Müze girişinde müzede görevli olarak çalışan kişiden  müzeyi gezmek için izin alındı ve fotoğraf çekebilirmiyiz   diye soruldu ayrıca sorumlu kişi uyulması gereken kurallar hakkında bilgi verdi.Müzede Arkeoloji ve Etnografya salonları olduğu ve bahçesinde taş eserlerin yer aldığı  belirtildi Müze güvenlik görevlisi müze bahçesinde Kazım KARABEKİR  Paşaya ait vagon olduğunu  ve gezebileceğimizi belirtti.








20 Haziran 2015 Cumartesi

EĞİTİMLE İLGİLİ HABER

Farklı Açılardan, Yeni Nesil Okullar Nasıl Olmalı?

İstanbul Aydın Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nin düzenlediği Yeni Nesil Okullar Sempozyumu'nda mevcut eğitim sistemi akademisyen, yönetici, öğretmen, öğrenci ve veli bakış açısıyla ele alındı.

Farklı Açılardan, Yeni Nesil Okullar Nasıl Olmalı?
İstanbul Aydın Üniversitesi eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamide Ertepınar ve Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Devrim Akgündüz’ün organizasyonu ile gerçekleştirilen Yeni Nesil Okullar Sempozyumu, yeni nesil okullar kavramının kuramsal çerçevesini oluşturan Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Yavuz’un “İnsanların eğitimden beklentileri giderek farklılaşmaktadır. Bilgi toplumu ve küreselleşme ile birlikte artan uluslararası rekabet, bir taraftan öğrenmeyi ve okulu öne çıkarırken, diğer taraftan bireyleri okulda öğrenemediklerini okul dışı öğretim merkezlerinden öğrenme eğilimine sürüklemektedir. Değişimin öncüsü olması gereken okullar, değişimin hızına ayak uydurmakta zorlanmaktadır. Kendi kendine değişemeyen okullar, sık sık dış müdahalelerle değiştirilmeye çalışılmakta, bu durum eğitim sistemlerinde bazı travmalara neden olmaktadır.” sözleriyle başladı.
TGRT “Eğitim ve Yaşam” programının sunucusu Müge Arda , Yeni Nesil Okulları bir veli gözüyle değerlendirdiğini belirterek eğitim sisteminin sürekli değişmesinden şikâyetçi olduğunu söyledi. Arda, “Eğitim sistemimiz sürekli değişiyor, sürekli dönüşüyor. Sınavı kaldıralım mı, ne yapalım, ne edelim? Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK'ün kafası bizden daha karışık. Benim çocuklarım hiç isteyerek gitmediler okula, hep zorlayarak gittiler. Çocuklar öğrenmeyi sevmeli, öğrenmeyi öğrenebilmeli ve öğrenmenin tadına varabilmeli. Ben bir veli olarak öncelikle bunu bekliyorum okullardan. Ben çocukların meraklı olmasını ve meraklı olup araştırmacı olmasının önüne geçilmemesini istiyorum. Çünkü hala bizim okullarımızda meraklı öğrenciler çok sevilmiyor,” ifadelerini kullandı. 
“Çocuğum adına okul karar vermesin”
“Disiplinin kaba kuvvet ile değil farklı uygulamalarla sağlamasını bekliyorum,” şeklinde sözlerine devam eden Arda konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çocuğumun okulda yapılan sosyal etkinliklere ve spor faaliyetlerine zorla değil kendi isteğiyle ve önem vererek katılmasını istiyorum. Bir kurumdan en büyük beklentime gelince, çocuğumun kişiliğine değer verildiğini hissetmek ,çocuğumun karar verme mekanizmasını geliştirilmesine olanak verilsin,onun adına okul karar vermesin.”dedi.
“Öğrenci Okulda Zaman Geçirmekten Mutluysa Başarı Geliyor”
“Yeni Nesil Okullar”ı Okul Müdürü gözünden değerlendiren Figen Fidan bir okul liderlerinin sahip olması gereken kriterleri sıralayarak kendi yaptığı projeleri şöyle anlattı: “Okul, her ne kadar İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne, İlçe Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı olsa da kendi içinde bir yapı. Çok şeyler yapılabilecek sınırları geniş bir alan. Öncelikli bakış açım ben bir okul müdürüyüm ama aynı zamanda öğretmenim. Ve bir öğretmen olarak göreve başladım.2 bin 500 kişilik bir mevcudumuz vardı ve zilsiz eğitim yaptık, çünkü dedik ki zil dışarıdan kontrollü bir eğitimdir.”  
Konuşmasında “Ben ne kadar değişime açık bir okul lideri olsam da bu iş bir ekip işi ve öğretmen arkadaşlarımla birlikte bir şeyler gerçekleştirebiliyorum,” diyen Figen Fidan, “Öğretmen, okulunda mutlu ise okulunda verimli oluyor, bunu sınıfta öğrencisine yansıtıyor ve okulunda zaman geçirmekten mutlu oluyorsa, başarı geliyor. Aslında bu birbirine zincirleme bağlı bir sistem diye düşünüyorum,” şeklinde konuştu.
“Çocuklarımızla ilgili kaygı duyduğumuz konularda daha aktivist olabiliriz”
Uzman Kayhan Karlı, Türkiye'de eğitim üzerinde veli talebinin yeterince aktivist bir yaklaşım içermediğini düşündüğünü söyleyerek, “Velilerin yeterince aktivist ve talep üreten yeni bir okul inşa etmeleri mümkün müdür?  Şu anda velilerin böyle bir talebi olduğunu düşünmüyorum.  Buna on binlerce lira vererek çocuklarını özel okullara gönderen aileler de dâhil.  Gerçi toplumsal olarak çok aktivist değiliz ama en azından velilerin çocuklarıyla ilgili kaygı duyduğu konularda daha aktivist olabiliriz” dedi.
Son yirmi yıldır dünyada hızla küresel eğitim reformu insiyatiflerinin sayısının artığından söz eden Kayhan Karlı, “Bunların bütün dünyada stratejilerine baktığınız zaman küresel eğitim reformu insiyatiflerinin neredeyse tamamının sayılar üzerinde odaklandığını ve eğitimi sadece sayılarla tarif edilebilir bir hale getirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Bunun karşısında bir grup eğitimci de dünyada küresel eğitim reformunun değil ,aslında adil dağılımın denkliğin sağlanabilmesi üzerine bir çalışma yapıyor. Bence Türkiye'de de en kısa sürede bu platformların adil dağılım ile herkesin hak ettiğine ulaşabilmesini sağlayacak kavramsal bir çerçeve üzerinde anlaşması lazım” şeklinde konuştu.
Öğretmen Hilal Odaman, “sorgulayan bir öğretmenseniz, hem maddi hem manevi olarak, kendi kendinizin gelişim sorumluluğunu alıyorsunuz. Sadece öğretmenin yeni nesil olması yetmiyor, bir bütün olarak okulun bu sürece katılması gerekiyor. Yeni müdürler, yeni okullar, yeni öğrenciler demek. Kendimize ayna tutmalıyız. İşimiz zor, sistem zorlayıcı ama gelişimi bırakmamak lazım, ideale ulaşmak için çabalamalıyız. Öğretmenlerin kendini geliştirmesi maddi-manevi destekten yoksun. Bu da ancak kendi sorumluluğu ve imkânlarıyla mümkün oluyor. Öğretmenler eleştiriliyor ama kendini geliştirmek adına ne kadar fırsatlar sunuluyor bunu da düşünmek lazım” dedi.
Mimar Boğaçhan Dündaralp, okulların fiziksel yeterliliklerinden bahsederek “birçok okulun mimari yeterliliklere sahip değil, öğrencilerin öğrenmeleri için bütün okulların belirli standartlara sahip olması gerekli” dedi.
Eğitim Fakültesi öğrencisi Cüneyt Üründü, “Öğrenci bilgi okuryazarı olmalı. Paso basmadan otobüse binmememiz gerektiğini biliyoruz, ama internette kaynak belirtmeden fotoğraf kullanabiliyoruz. Öğrenci öğrenme sürecinde aktif rol almalı. Yaratıcılığını kullanacağı öğrenme etkinlikleri üzerinde çalışmalı. 21.yy da öğrencilerimiz sadece öğretmenin slayt üzerinden konuştuğu bir sınıfta öğrenmek istemiyor” dedi.
Sempozyumdan sonra Eğitimpedia kurucusu Ali Koç tarafından yönetilen bir çalıştay gerçekleştirildi. Ali Koç, “Köprüyü ayakta tutan tek bir taş değil, taşları bir arada tutan kavis. Çocuğa göre eğitim programları hazırlanmalı. Öğrenmeye duygularımızı da dâhil ediyoruz” dedi. Yeni nesil okullarda yönetim, liderlik, mesleki gelişim, teknoloji kullanımı, öğrenci davranışları, öğrenme ve okulların fiziksel yapısı üzerine katılımcılar görüşlerini dile getirdi.

19 Haziran 2015 Cuma

FİLM ANALİZİ

      

                                                     FİLM ANALİZİ

    

Filmin adı: Umudunu kaybetme

Yönetmeni:Gabriele Muccino

Başrol Oyuncuları: Will Smith, Jaden Smith, Thandie Newton, Brian Howe

Süresi: 117 dakika


Filmin Konusu: San Franciscoda , karısı linda ve oğlu Christopher ile yaşayan Chris Gardner, 1981 yılında pahalı ve çabuk demode olan bir teknoloji olan kemik tarayıcı ürünlerinin satışını üstlenir, bu ürünlerin satışında başarı sağlayamaması üzerine karısı linda tarafından terk edilir. Maddi kazanç sağlamak için değişik alanlara yönelen Gardner bir yönetici ile tanışır ve bir Rubik küpünü çözerek onu etkiler ve bu yönetici sayesinde borsada sarraf olabilmek adına bir şans yakalar ve mücadele etmeye başlar.                                        Artık bekar bir baba olan chris, yılmadan, bildiği tüm satış becerilerini kullanarak daha iyi kazandıran bir işin peşine düşer. Bir borsa şirketinde satjyerlik bulur ve ücret almasada  programın sonunda iş ve parlak bir gelecek elde edeceğini umarak kabul eder. Parasal güvencesi olmayan Chris ve oğlu oturdukları daireden çıkartılır ve düşkünler evi otobüs durağı, tuvalet; geceyi geçirmek için bulabildikleri her yerde kalırlar.                                                        Çektiği sıkıntılara rağmen, Chris, babalık görevini sevgi ve özenle yerine getirmeye devam eder oğlunun güveniyle engelleri aşmaya çalışır.                          


Filmin Eğitimsel Boyutu: Yaşam içinde zorluklara rağmen  her zaman çaba göstermek gereklidir.Kariyer yolculuğunun başında olan gençler, mesleğini şevkle yapan kişilere '' işinizde başarılı olmak için hangi temel yetenekler gerekir?'' sorusunu yöneltmeliler.Gençlerin tecrübeleri yetersiz olduğundan bu yetenekleri keşfedebilecek güvenilir rehberleri bulmaları iyi bir başlangıcın kapısını aralayacaktır. Aynı zamanda hayatta karşılaşılabilecek zorluklara rağmen mücadele edip sorunlara bakış açısı değiştirilmeli ve hayatta herşeye rağmen mutluyum demek gereklidir.  Mücadele ve azim ile istenilen başarı herzaman elde edilir.                                                                                                             '' Birinin sana bişey yapamazsın demesine izin verme. Bir hayalin varsa onu koruman gerek.İnsanlar bişey yapamaz ve seninde yapamayacağını söylerler.Bir hayalin varsa onu zorla al.''                                       


Filmin Eleştirel Yönü: Zorluklara rağmen yaşamak için verilen çabalar ve insanı insan yapan o fedakarlık, paylaşım, ailenin değeri, anne-baba olmanın önemi, hayatını hiç karşılık beklemeksizin başkalarına adamak gibi bütün değerlerin alabildiğine yüceltildiği bir film diyebiliriz. Babanın çabası güzeldi, sadece filmin bitiş şekli daha güzel olabilirdi.

18 Haziran 2015 Perşembe

EĞİTİMLE İLGİLİ KİTAP


     EĞİTİM PSİKOLOJİSİ



Gelişim- Öğrenme-Öğretim


EDİTÖR:Binnur YEŞİLYAPRAK

KİTABIN ÖZETİ:



BU KİTAP;  Öğrencilerinin gelişimlerini tanımak, onların tüm olarak sağlıklı gelişebilmelerine yardımcı olmak ve öğrencilerine uygun öğrenme yaşantıları kazandırmak isteyen                       ÖĞRETMEN VE ÖĞRETMEN ADAYLARINA        
      Eğitim sürecini geliştirmede önemli sorumluluklar taşıyan
  YÖNETİCİLERE VE MÜFETTİŞLERE
       Çocugunun gelişim ve öğrenme sürecini öğrenip ona yardımcı olmak isteyen
  ANNE VE BABALARA
       Dünyada varolma,gelişme ve yaşamayı öğrenme sürecini merak eden ve bu süreci olumlu etkileyerek kendini geliştirmek isteyen   
       TÜM BİREYLERE       ithaf edilmiştir.  
                

   Bu kitap,  öncelikle insan yaşamındaki iki temel MUCİZE yi anlatıyor:Birincisi döllenmiş  bir yumurtadan bir bebeğin dünyaya gelişi, büyüyüp gelişmesi ve bir yetişkin olması..
  İkincisi, dünyaya geldiğinde yaşama dair hiçbir bilgisi olmayan bu bebeğin yaşamayı öğrenmesi!
 işte bu kitap, aslında, sürekli gerçekleştiği ve hepimizi kapsadığı için pekde  farkında olmadığımız ve olağan karşıladığımız bu iki mucizeyi; GELİŞİM VE ÖĞRENMEYİ açıklamayı amaçlıyor.
     Kitap özellikle öğrencilerin gelişim özelliklerini tanıyarak onların öğrenme yaşantıları kazanmalarını sağlamakla yükümlü öğretmenlere yönelik olarak hazırlanmıştır.
      Konulara giriş yapılmadan öğrenciler ve öğretim elemanları için kitabı kullanma klavuzu açıklanmış ve maddeler sıralanmıştır.
  
DİĞER YAZARLAR:Betül AYDIN. Gürhan CAN. Kurtman ERSANLI. Mustafa KILIÇ. Şermin KÜLAHOĞLI. Bülent ÖZTÜRK. Filiz BİLGE. Hadiye KÜÇÜKKARAGÖZ. İbrahim KISAÇ. İsa KORKMAZ. Mehmet BİLGİN. Ertuğrul UÇAR.